19 Ocak 2011 Çarşamba

NOTD: We Can Do It! Nails

I found these "We Can Do It!" water decals on ebay. I really like the image but the decals were impossible to work with. They don't stick onto the nails so I had to glue them with a clear polish. Moreover the plastic is so thick so you can even see where I cut the images in the 2nd picture. It is not that obvious IRL unless someone examines them really closely, but it still bothers me.

2. Dünya Savaşı sırasında Amerikalı kadınları iş gücüne katılmaya teşvik edici "We Can Do It!" (Yapabiliriz!) adlı posterden haberdar olmam üniversitede radikal feminizm üzerine ufak bir tez yazmamla oldu.


Ebay'de posterin decal tarzı çıkartmalarını bulunca hemen aldım:


Deseni ne kadar sevdiysem çıkartmaların kendisinden o kadar nefret ettim. Bir kere tırnağa yapışmıyorlar; şeffaf cila ile sabitlemem gerekti. Ayrıca plastiği çok kalın olduğu için nerden kestiğim bile belli oluyor. Tabi birisi iyice yaklaşıp bakmadıktan sonra anlayamaz ama beni rahatsız etti.


Radikal feminizm şu anki feminist alt dallardan en çok aklıma yatanı ama aynı zamanda da uygulanması en zor olanı, çünkü direk kadını biyolojik özelliklerine göre "sınıflandıran" ataerkil sistem ve aile kurumunu alt etmeyi amaçlıyor. Hatta ileri gidip tamamen eşit bir toplum yaratılana kadar erkekleri cinsellik de dahil her türlü şekilde dışlayıp sırf kadınlardan kurulu ayrımcı bir topluluk oluşturmayı hedefleyenler de var. Daha önce "Akasha4ever" nickim hakkında soru almıştım; Akasha Anne Rice'in Queen of the Damned adlı kitabına adını veren karakter. Kitapta bahsedilmiyor ama bence Akasha edebiyat tarihinin en radikal feministlerinden biri. Tabi sonra yeni dünya düzenini kurmak için erkek popülasyonunu minimuma indirmek gibi bir yöntem seçip kitabın "kötü" karakteri oluyor, orasını karıştırmayalım. Neyse, ojeden nerelere geldik yine. "Erkek adam oje sürmez" geyiğini hiç yapmadığım için oje gibi tek bir cinsiyet ile özdeşleşmiş bir konu hakkında blog yazmaya devam edebilir sanırım.

8 yorum:

  1. Rosie the riveter! :)
    Radikal feminizm bana fazla radikal geliyor, akademik platformlarda bütün kadınların katılmasının bekleneceği bi akımı savunmak işi fazla öznelleştiriyor sanki. Yani bütün kadınların geleneksel aile yapısına ve ataerkilliğe karşı olması beklenemez. Evinde kalıp çocuğunu büyütmek isteyen, bunun için kariyerinden vazgeçen ya da daha yüksek noktalara özellikle gelmeyen kadınlar olacaktır, kadının kendi seçimidir. Benim gözlemlediğim şey radikal feministlerin bu seçimi de yanlış görmesi, kadınların evde kalmayı seçmesinin oppressiondan kaynaklandığını ve oppressionı desteklediğini falan iddia ediyorlar. Halbuki feministim diyorsan bütün kadınların yanında olmalısın. Bu yüzden liberal feminizm bana daha mantıklı geliyor. Eğer bir kadın ataerkil aile ve toplum yapısını yanlış buluyorsa kendi hayatında buna karşı çıkmalıdır. Çocuk yapmak istemiyorsa bunu dert etmeyecek bir partner bulmalıdır. Partneri ile ev işlerinin dağılımı konusunda anlaşma yapmalıdır. Bence yeterince kadın bu tarz şeyleri başarıyla gerçekleştirdiğinde ve toplumda diğer kadınların da "böyle bir hayat da var" farkındalığına varmasını sağlayacak bir rol modelliğini üstlendiğinde daha eşit bir toplum düzenine ulaşmak mümkün olacak. Çünkü kadınların çoğu başka türlü bir hayatın da mümkün olduğunun farkında bile olmadığından, direk kendi büyüdüğü aile yapısından ya da etrafında gördüğü insanlardan örnek alarak kendi hayat şeklini biçimlendiriyor. Başka seçeneklerin de olduğunu görse belki de seçmeyecek. Ama önemli olan nokta seçebilmesi. :)
    Öte yandan, ataerkil toplum yapısının şu anki haliyle kadınları bastıran ve seçim şansını ellerinden alan bir düzen olduğunun farkındayım, ve radikal feminizm gibi ekstrem bir akımın ortaya çıkmış olmasını çok anlaşılır buluyorum. Sarkacın dengelenmeden önce öteki uca da gitmesi gerektiği falan muhabbeti işte.

    YanıtlaSil
  2. Basakcim yazdiklarina tam katilmasam da cok mutlu oldum :)
    Liberaller de guzel seyler soyluyorlar aslinda, ama onlarin yaptigi bana biraz Cem Yilmaz’in “Sevgi icimizde” muhabbetini hatirlatiyor. Kadinin ekonomik guce sahip olup kendi ayaklari uzerinde durmasinin altini cizmeleri cok guzel, ama her sey onunla bitmiyor ki. Ozellikle baslarinda hala onlari sinirlayan bir sistem oldukca. Neyse, ben burda keseyim ama seninle ozelden devam edebiliriz ;)

    YanıtlaSil
  3. Cem Yılmaz'ın muhabbeti bilmiyorum ama liberallerin dediği şeyin biraz ütopik ve fazla iyimser olduğu bi gerçek. Yani benim savunduğum şeyler gerçek hayatta yürürlüğe konsa bi sonuç çıkmayabilir de, ama yine de bana daha mantıklı geliyo :) Hayattan geleneksel Türk kadınından çok farklı beklentilerim var. Ben hiç hakkaten ciddiye alınan, lafı geçen kadın tanımadım, istiyorum ki böyle insanlar olsun bana da motivasyon versin falan :) Radikal feminist olduğunu söyleyen insanlar çok agresif argümanlar kuruyor, ben hümanistliğe bile vardırıyorum olayı ona hepten kızıyorlar :P

    Sosyoloji çok ilgimi çekiyo ama benim bölümüm bu konularla çok alakalı değil, demem o ki final haftasında hiç dalmamam gereken sohbetler bunlar :(

    YanıtlaSil
  4. Aslinda liberallerin metodlari radikallerden ve ozellikle ayrimcilardan cok daha yapilabilir duruyor. Ama iste cozume o metodlarla ulasilabilecegine inanmiyorum ben. Bi de ben pek humanist sayilmam, o agresif fikirler benden de cikiyor arada bir :P

    Sevgi icimizde: http://www.youtube.com/watch?v=4Y3yy6SEd44

    YanıtlaSil
  5. Oh I'm so obsessed with water decals, but I have yet to actually try them for myself! Haha!

    By the way, I just tagged you on my blog. :)

    YanıtlaSil
  6. Then don't try these first, you should start with softer ones. Thanks btw!

    YanıtlaSil
  7. süper bunlar girl power design :)) gayet başarılı da nerde stılır kii

    YanıtlaSil