28 Şubat 2010 Pazar

Karşılaştırma: China Glaze Heli-Yum vs. L.A. Girl Disco Fever vs. Diamond Mulberry Mayhem

İki gün önce size China Glaze’in Heli-Yum adlı pembe ojesini göstermiştim. Oldukça popüler bir renk olduğu için iki gün boyunca sabırla tırnaklarımda tutup onu seveceğim anı bekledim. Pek işe yaramadı, benim için hala sıradan bir renk. Bu ojeyi bir daha kullanmayacağım için birine vermeye karar verdim, ama elimden çıkarmadan önce koleksiyonumdaki diğer koyu pembe krem ojelerle karşılaştırmak istedim.

Önce şişelere bakalım: LA Girl Disco Fever, China Glaze Heli-Yum, Diamond Cosmetics Mulberry Mayhem:


Gördüğünüz üzere üçü de birbirinin kopyası değil. Disco Fever’ın içinde diğerlerinden daha çok kırmızı var, Mulberry Mayhem ise daha koyu. Bir de elde görelim. Soldan sağa; Heli-Yum, Disco Fever, Mulberry Mayhem, Heli-Yum:


Farkları tırnakta daha az belirgin. Heli-Yum ile Disco Fever ton olarak birbirine yakın; ama Heli-yum daha pembe, Disco Fever ise daha nar çiçeği renginde. Mulberry Mayhem ise bu ikisine göre baya bir koyu, çilekten çok adı gibi dut renginde, ki içlerinde benim favorim de o.

27 Şubat 2010 Cumartesi

2010 Bahar Koleksiyonları - 2. Bölüm

Her yıl dünyada bir şehir/ülkeden esinlenerek bahar koleksiyonları çıkaran OPI markası; İspanya, Hindistan, Miami (South Beach), Fransa, Rusya ve Avustralya’dan sonra bu sene Hong Kong’u seçmiş. Ben en çok yeşil, mavi, kırmızı ve üstteki turuncuyu beğendim, sanırım marttaki oje siparişimde bu dört ojeyi alacağım.


Color Club ise geçen ay herkesi şaşırtarak tam üç adet koleksiyonu piyasaya sürdü. Poptastic adlı koleksiyon, daha önceki neon ojelerinin yeni isimlerle promosyonundan ibaret; Pardon My French ise adından da anlaşılacağı gibi Fransız manikürü için yapılmış şeffaf ojelerden oluşuyor. Benim ilgimi çeken ise Rebel Debutante adlı esas koleksiyon oldu.


Biraz toplama bir koleksiyon gibi duruyor aslında. Son zamanlarda moda olan renkleri karıştırıp önümüze koymuşlar gibi; birbiriyle uyumsuz nane yeşili de var, köstebek rengi de, pasteller de. Ben köstebek rengi, açık mor ve maviye bayıldım; bunlar için de marta kadar bekliyorum. O zamana kadar "Bu iki maviye de gerçekten ihtiyacım var mı?" diye düşüneceğim. Retorik bir soru, farkındayım.

Beğenenler, benden önce davranıp Transdesign'dan sipariş verebilirler.

26 Şubat 2010 Cuma

NOTD: China Glaze Heli-Yum

Dün gece tırnaklarımı boyarken, yan komşumuzun evine biri saldırdı. Cam ve çerçeveler indi, baya bir kavga ve gürültü oldu. Ev arkadaşım “Neler oluyor ya?” diyerek sokağa fırladı ama ben her aklı başında Türk’ün yapacağı gibi pencereden uzak durdum. Sorun para meselesiymiş, sonra polis geldi de ortalık sakinleşti zaten.

Bu kadar olayın arasında manikürümü bozmamış olmam kendi açımdan bir başarı, ama bu başarıyı kendimde aramamam gerek. China Glaze’in yeni Up&Away koleksiyonundan Heli-Yum adlı ojeyi sürmüştüm, formülü çok güzelmiş. Sanki oje kendi kendini sürdü desem yeridir.


Sadece bir kat oje var tırnaklarımda.


Bu çilek rengi oje, mor ile birlikte koleksiyonun en gözde parçalarından biri, ama beni fazla heyecanlandırmadı. Siz ne dersiniz?

25 Şubat 2010 Perşembe

NOTD: Wet n Wild Morbid + Flormar 308

Geçen yıl, Creative Nail Designs adlı oje markası, iyi gitmeyen satışlarını ateşlemek ve fazla rekabet içeren piyasada kendini farklılaştırmak için değişik bir yol denedi. Öncelikle, markanın adı Creative’den kısaca CND’e döndü. Daha sonra bütün koleksiyonlarını kaldırıp iki seri üretti: İlk serinin adı Colours/Renkler, tamamiyle krem ojelerden oluşuyor. İkinci seri ise Effects/Efektler. Bu seride üç adet inci bitirişli, altı adet ışıltılı, altı adet ince simli üst kat var. Konsept olarak, önce ilk seriden istediğiniz krem bir ojeyi seçiyorsunuz, daha sonra üstüne ikinci seriden bir ojeyi sürerek farklı bir görüntü elde ediyorsunuz. Aslında fena fikir değil, iki serideki ojelerin sayısı gözönüne alındığında yüzlerce kombinasyon üretilebilir, ama ne yazık ki bu efektler en güzel koyu renkli ojelerde belli oluyor.


Transdesign’da renkler 4.5, efektler ise 5.5 dolara satılıyor, ama ben buna güzel bir alternatif buldum. Hem de çok daha ucuza. Söz konusu oje, Flormar’in 308 numaralı ojesi. Tek başına kullanıldığında mor renk yansıtan inci bitirişli bir oje gibi duruyor, ama koyu renk bir ojenin üstüne sürüldüğünde harikalar yaratıyor. Dünkü manikürüm, hatırlarsanız, koyu yeşil renkteydi. Bakın, bir kat 308 ile ne renge dönüştü:


Çok değişik, değil mi?



Bende şimdilik sadece bu oje var; ama aynı tarzda, yeşil, mavi, altın gibi diğer renkleri yansıtan ojeler de bulmak güzel olurdu.

24 Şubat 2010 Çarşamba

NOTD: Wet n Wild Morbid

Dünkü şamatalı tırnaklarımdan sonra artık biraz vamp takılayım dedim. Bugün için seçtiğim oje, Wet n Wild adlı markanın geçen yaz çıkardığı Craze serisinden Morbid. Bu loş ışıkta siyah gözüken koyu zümrüt yeşili ojenin adı rengine çok uymuş bence.


İki kat sürdüm, her zamanki gibi üstünde bir kat Poshe var. Ojeyi daha ilginç hale getiren içindeki yeşil pırıltılar bence.


Wet n Wild, Amerika’da süpermarketlerde bulunan ucuz markalardan birisi. Sadece 1 dolar olan bu ojelerin hep fazla kalitesiz olduğunu düşünmüştüm, ama bu son çıkan koleksiyon baya tutulunca ben de denemek adına sadece bu ojeyi aldım. Renk ve formüle bittim, kesinlikle harika, ama bu küçük boydaki ojeyi sürmek fazlasıyla beceri istiyor. Çünkü fırçası kısacık, bakın:


Sanırım bu ojeden bir tane daha alıp, evdeki boş şişelere boşaltıp öyle kullanacağım. Yaşasın uzun fırçalar.

23 Şubat 2010 Salı

NOTD: Nubar Orange Creme + Fimo

Dün, hatırlarsanız, tırnaklarımı adı Orange Crème olan bir ojeyle boyamıştım. Adında portakal kelimesi geçen bu turuncu ojeyi bugün neyle süsledim sizce? Evet, bildiniz, portakal dilimleriyle!


Plastikten yapılan bu süslere fimo deniliyor. Bunları tırnağa Sally Hansen’in Flawless adlı şeffaf ojesiyle yapıştırdım.


Ben bu fimoların dilimlenmişlerini ebay’den aldım, ama daha ucuza kamış şeklinde olanlarını da bulabilirsiniz. Tabi o zaman bir jilet yardımıyla kendiniz kesmeniz gerekiyor. Benim satın aldığım sette 18 değişik meyve dilimi var ve toplam 180 parça. Sanırım posta ücreti dahil 4 dolar tutmuştu.


Çok tatlılar, değil mi?

22 Şubat 2010 Pazartesi

NOTD: Nubar Orange Creme

Bugün sesim kısık, derse gidemedim. Hava da kapalı zaten. Neyse ki tırnaklarımda sevimli bir renk var, en azından ona bakıp azıcık mutlu olabiliyorum. Söz konusu oje, Nubar’ın 2009 şubatında satışa sunulan Pastel Fever adlı koleksiyonundan Orange Crème. Üç kat sürdüm.


Daha önce bahsettiğim gibi bu baharın modası pastel renkler, ama bu turuncu bende kötü durdu. Tenimdeki gri tonları ortaya çıkardığı için ellerim sanki kirliymiş gibi gözüküyor. Ama kendi başına güzel renk, ona itirazım yok.


Nubar, piyasadaki en sağlıklı ojelerden biri. Kötü kimyasallardan arındırılmış olan bu markanın bildiğim kadarıyla şöyle bir hikayesi var: Bu Nubar denen amcanın karısı uzun yıllar kanserle mücadele ettiği için, adam daha sonra kendini böyle sağlıklı şeyler yapmaya adamış. Ayrıca ürettiği ojeler hayvanlar üstünde deney yapılmadan sağlandığı için de PETA tarafından tutuluyor. Rakiplerine göre daha pahalı bu ojeler, ama merak edenler için sitesi şurda.

21 Şubat 2010 Pazar

NOTD: LASplash Sparkling Fire

Ojeler hakkında bu kadar yazıp size hala kırmızı bir oje göstermemiş olmam şaşılacak şey. Lafı uzatmadan koleksiyonuma yeni kattığım LASplash marka kırmızı simli ojeyi sunuyorum:


Tüm tırnak yüzeyini kapatmak için üç kat sürmem gerekti. Dikkatli bakarsanız, özellikle tırnakların ucunda hala boşluklar kaldığını görebilirsiniz. Çok sevmedim ben bu görüntüyü.


Bu oje bana neyi hatırlattı biliyor musunuz? Wizard of Oz'daki Dorothy’nin kırmızı ayakkabılarını:

20 Şubat 2010 Cumartesi

Hava Kabarcıklarıyla Baş Etmek

Oje sürerken mükemmeliyetçi bir insansanız, siz de benim gibi baloncuklardan nefret ediyorsunuzdur. Hani tırnağın tam ortasında bir hava kabarcığı oluşur, o pürüzsüz görüntüyü bozar, insanı deli eder... Bunu engellemek için genel kanı ojeyi açmadan önce şişeyi iki elimizin arasına alıp biraz yuvarlamak olsa da aslında bunun baloncuklarla bir alakası yok. Bu sadece durdukça ayrışan pigmentleri karıştırmak için yapılan bir hareket. Onun yerine şunları deneyin:

1) Oje sürdüğünüz yerde hava akımı varsa engelleyin. Yani camları örtün, havalandırma ya da ısıtıcıları kapatın.

2) Direk güneş ışığı alan bir yerde sürmeyin.

3) Tırnaklarınızın tamamen temiz olduğundan emin olun. Gerekirse, aseton ya da alkol ile silerek tırnakları üst yüzeyindeki yağlardan arındırın.

4) Eğer besleyici ya da sertleştirici bir temel kat kullanıyorsanız, ojenizi sürmeden tamamen kurumasını bekleyin.

5) İnce katlar kullanın. Gerekirse opaklık için iki kat sürün, ama kalın katlardan kaçının.

6) Son olarak eğer sürdüğünüz oje koyulaşmışsa da baloncuk oluşabilir. Bir kaç damla inceltici ile açmayı deneyin.

19 Şubat 2010 Cuma

NOTD: Orly Pixie Dust

Bugün çok mutluyum! Hayatımda ilk defa internetten tanıştığım bir insanla görüştüm ve buluşma çok güzel geçti. Siz yanlış anlamadan olayı başa sarayım: İnternette oje forumlarında takılırken benimle aynı şehirde yaşayan bir kızdan mesaj aldım. Tahmin edersiniz ki koca Amerika’da, iki oje fanatiğinin aynı yerde yaşama ihtimalinin çok düşük olmasını bir işaret olarak algılayıp hemen buluşmaya karar verdik. İşin komik yanı, ikimiz de hiç bir fiziksel özellik tarif etmediğim için birbirimizi ellerden tanımaya çalıştık. Ojesiz ya da soyulmuş tırnaklarla dolu bir Starbucks’ta bu kolay oldu tabi. Çok tatlı bir kızmış. Muhabbet “Orly Gumdrop aldım şekerim ama China Glaze For Audrey ile aynı çıktı” ya da “Sally Hansen’in yeni fırçasını gördün mü? Kocaman olmuş” gibi başkalarına şifreli gelecek cümlelerle geçti. Benim marta kadar oje almama sözümü saygıyla karşıladı ama bir yandan da benden martta hemen oje alışverişine çıkma sözü aldı.

Bu büyük buluşma için bütün ojelerimi gözden geçirdim, iyi bir ilk izlenim bırakmak için hangi ojeyi sürmeliyim diye baya bir kafa patlattım. Adayları üçe indirebildim; nane yeşili, köstebek derisi rengi ve gri. En sonunda Orly’nin geçen sonbahar piyasaya sürdüğü ve çok tutulan Once Upon a Time koleksiyonundan Pixie Dust adlı maviye çalan gri ojede karar kıldım.


Normalde daha gri bir oje bu, ama benim bembeyaz ellerimde içindeki mavi ton daha da ortaya çıkıyor. Ojenin bitirişi ise “glass-flecked”, yani cam kırıklı. Işıltıları rahatça görebilesiniz diye güneşte çektim resimleri.


Orly en sevdiğim markalardan biri. Size zaten daha önce soyulan ya da kırılan tırnakları kurtarmak için kullanılan setinden bahsetmiştim. Hazır lafı açılmışken, setteki pudra ile yaptığım yama hala tırnağımda ilk günkü gibi duruyor. Baya başarılı bir ürünmüş yani.

18 Şubat 2010 Perşembe

NOTD: Flormar 410 + Sally Hansen Rockstar Pink

Dün size Galatasaray’ın mor formasına uyan manikürümü göstermiştim. Atletico maçına kadar tırnaklarıma ellemeyeceğimi düşünmediniz umarım. Bugün Flormar 410’un üstüne bir kat Sally Hansen’in Xtreme Wear serisinden Rockstar Pink adlı ojeyi sürdüm.


Bu simli oje rengarenk parçaçıklardan oluşsa da çoğunlukla fuşya rengi gözüküyor, o yüzden alttaki mor ojeyle çok uyumlu oldu. Ayrıca simli bir ojeden beklenmeyecek kadar koyu kıvamlıymış, tek başına iki kat sürmek bile opaklığı sağlayabilirmiş.


Haydi bakalım; formaları giydik, ojelerimizi sürdük, maçın başlamasına hazırız.

17 Şubat 2010 Çarşamba

NOTD: Flormar 410

Oje ve filmlerden sonra en çok sevdiğim şey sanırım futboldur. Bu yılbaşında ablam bana hediye olarak Galatasaray’ın yeni mor formasını aldığında çok mutlu oldum ve, tahmin edebileceğiniz gibi, hemen internette formanın aynı renginde oje aramaya başladım. Ama bu kadar kasmama gerek yokmuş, çünkü aradığım ojeyi ertesi gün Flormar’da buldum. Yarınki Atletico Madrid maçına hazırlık olarak şimdiden tırnaklarımı bu 410 numaralı oje ile boyadım.


Flormar’ın formülü genelde çok güzel, sürerken hiç bir sorun yaşanmıyor. Yalnızca bu oje fazla pigmentli olduğu için düzgün sürmeye çalışın, tırnak etlerinize hemen bulaşabilir. Ben iki kat sürdüm, üstünde yine bir kat Poshe var.


İşte ojenin mor forma ile resmi:


Bakın, Kewell da beğendi manikürümü:


Bakalım yarın maçta neler yapacağız..

16 Şubat 2010 Salı

Zoya'da Promosyon

Çok zor durumdayım. Daha önce söylediğim gibi Mart’a kadar oje almama yemini etmiştim ama Zoya’nın güzel bir promosyonla planımı bozabileceğini hiç düşünememişim. Kendi sitesinde 10 dolarlık herhangi bir Zoya ya da Qtica alışveriş yaptığımızda, seçtiğimiz iki adet ojeyi ücretsiz olarak gönderiyorlar. Promosyon kodu NYFW ve cumaya kadar geçerli. Şimdi Qtica’dan el kremi alsam teknik olarak ojelere para vermemiş oluyorum, böylece kendime verdiğim sözü tutmuş oluyorum, değil mi? Ha? *Sessizlik*

Karşılaştırma: Alix Avien 189 vs. Flormar 392

Türkiye’de tatildeyken, kendimi kaybetmiş bir şekilde oje alırken, dün size gösterdiğim Alix Avien’in bir benzerini Flormar’da görüp onu da almıştım. Bugün size bu iki ojenin karşılaştırmasını göstermek istiyorum. Hatta bugün artık kar yağmadığı için bu iki holografik ojenin güneş ışığında nasıl gözüktüğünü de sunabilirim.

Önce şişelere bir bakalım. Soldan sağa Flormar 392 ve Alix Avien 189:


Şişede birbirlerinin aynısı gibi duruyorlar değil mi? Bir de tırnakta bakalım. Soldan sağa ikişer kat 392, 189, 392, 189:


Gördüğünüz üzere tırnakta da aynılar. Kendim sürmesem ben bile hangi tırnakta ne var bilemezdim. Eğer beğendiyseniz tekini almanız yeterli yani.

15 Şubat 2010 Pazartesi

NOTD: Alix Avien 189

Bugün için Türkiye’den aldığım bir ojeyi sürmek istemiştim ama sonucun hava durumuna bu kadar uyumlu olacağını beklemiyordum. Kar yağıyor da yine. Holografik parçaçıklı gümüş renkli bu oje, Alix Avien’in 189 numaralı ojesi.


İki kat sürdüm, bu tür ojeler çabuk kuruduğu için üstüne başka bir şey sürmeye gerek kalmadı. Opak durmadı, VNL (yani görünür tırnak çizgisi) sorunu var ama üçüncü bir katla giderilebilir mi bilemiyorum. Böyle tek başına sürmek yerine koyu renkli bir ojenin üstünde daha güzel durur diye tahmin ediyorum ama.


Alix Avien hakkında çok bir bilgim yok, google’da bile bir şey çıkmıyor. Sadece şişenin üstünde “Made in Turkey” yazısı var ama bu bir Türk firması olduğunu kanıtlamıyor.

14 Şubat 2010 Pazar

NOTD: Zoya Penny + Konad

Bugün 14 Şubat. Milyonlarca insanın kutlama yaptığı böyle bir zamanda, tırnaklarımı günün anlam ve önemine göre boyamamı beklerdiniz sanırım. Evet, aynen öyle yaptım ama tahmin ettiğiniz gibi değil. Çin Takvimi’ne göre Kaplan Yılı’na girdik bugün. En yakın arkadaşlarım da dahil, milyonlarca insan sevgililer günü yerine bunu kutluyor. Ben de, dünkü ojemin üstüne Konad ile kaplan deseni çizerek onlara destek veriyorum:


Biraz vahşi oldu sanki.


Akşama giyeceğim pembe elbise ile pek bir uyumsuz oldu yalnız. Bu arada sevgililer gününüz kutlu olsun!

Edit: Annemin "Zebra gibi olmuş bu" yorumundan sonra bir tane Sumatra kaplanı resmi ekleyesim geldi.

13 Şubat 2010 Cumartesi

NOTD: Zoya Penny

Zoya, 2009’da Truth or Dare adında iki parçadan oluşan bir koleksiyon çıkardı, “Doğruluk mu cesaret mi?” oyununa atıfta bulunarak. Truth, yanı doğruluk, koleksiyonu ışıltılı metalik ojelerden; Dare, yani cesaret, koleksiyonu ise koyu, vamp ojelerden oluşuyordu. Ben iki koleksiyondan da birer tane edindim. İşte, yarınki manikürüme hazırlık olarak bugün tırnaklarıma sürdüğüm bakır rengi oje, Zoya’nin Truth koleksiyonundan.


İlk başta tereddütlerim vardı. Bu renge bayılmama rağmen benim gibi oldukça beyaz tenli bir insanda nasıl duracağını düşünemiyordum. Sanki bronz ten için ideal olsa da bende de çok kötü durmadı ama. Bir metalik oje klasiği olarak, uğraşmama rağmen, fırça izleri kaldı. Opaklığı sağlamak için iki kat sürdüm, üstünde yine bir kat Poshe var. Ikinci resmi ışıltıları görün diye güneşte çektim:


Zoya ürünlerinin ne kadar kaliteli olduğunu bilsem de, bizim aramızda artık bir sevgi-nefret ilişkisi var. Renkler güzel, formülü sağlıklı, şişeler şirin, tamam çok güzel, ama bende kurumuyorlar kardeşim. Üstünde her zamanki çabuk kurutucu Poshe olmasına rağmen tırnaklarımı boyayıp yatağa girdiğimde sabahları çarşaf izleri ile uyanıyorum. Hani böyle yüzüstü yattığınızda izler oluşur ya suratınız da, onların tırnakta olup geçmeyenlerini hayal edin. Manikürüm kusursuz olmalı diyenler için felaket bir durum. Yine de şansınızı denemek isterseniz Zoya'nın kendi sitesinden satın alabilirsiniz.

12 Şubat 2010 Cuma

Cherryculture ve Sephora Siparişlerim

Geçen hafta size Cherryculture’daki indirimden söz etmiştim. Ne zamandır denemek istediğim markalar vardı, onları ısmarlayım derken bir baktım tam 11 adet yeni oje almışım. Bunu Cuma günü yaptım. Cumartesi günü ise Sephora’dan kendime maskara ısmarlarken, yine farkında olmadan, iki tane daha oje almışım. Pazar artık “Bu böyle gitmez” diyerek yakın bir arkadaşımla “no-buy” olayına girdim, yani marta kadar kendime oje alışverişini yasakladım. Yeni piyasaya sürülen OPI ve Color Club’ın bahar koleksiyonları için beklemem gerekiyor yani.

Uzun uzun anlatmışken neler aldığımı göstermezsem olmaz. Önce Cherryculture’dan aldıklarımla başlayalım.

L.A. Girl’ün Rock Star adlı 16 parçalık koleksiyonu simli ve oldukça iddialı ojelerden oluşuyor. Ben üç tanesini aldım; soldan sağa isimleri Addict, Heavy Metal, Groupie.


Hayvansever okurlar için not düşmek istiyorum; L.A. Girl hayvanlar üstünde test yapmadığı için PETA tarafından “Cruelty Free” ilan edildi. Böyle şeylere dikkat ediyorsanız gönül rahatlığıyla kullanabilirsiniz. Aldıklarıma bir de arkadan bakalım ki asıl güzellikleri ortaya çıksın:


L.A. Girl’den aldığım ojeler bu üçüyle sınırla kalmadı maalesef. Disco Brites adlı UV ışığı altında parlayan ojelerinin olduğu koleksiyondan iki tane, temel koleksiyonu olan Nail Lacquer’dan bir tane, en son çıkardığı mat koleksiyonundan da bir tane aldım. Soldan sağa; Hustle (gerçekte daha mor), Disco Fever, Matte Alpine Green, Sapphire:


İlk ikisi krem, üçüncü adından da anlaşıldığı gibi mat, sondaki ise ışıltılı. Bir başka görünüş:


L.A. Girl ile genelde adını karıştırdığım LA Colors’tan ise sadece bir tane ışıltılı oje aldım. Adı Current:


Son olarak, uzun zamandır gözümün kaldığı LASplash markasından üç adet oje aldım. Soldan sağa Sugar Cane, Sparkling Fire, Blowfish HotPink:


Ortadaki ojenin simli olduğu konusunda bir tartışma yok sanırım. Ama ilk baştaki simli mi yoksa sadece ışıltılı mı karar veremedim; sondaki pembe ise ya neon ya da jelimsi, o da şişeden anlaşılmıyor.


Eğer hala sıkılmadıysanız, Sephora’dan aldıklarıma geçiyorum. OPI’ın sadece Sephora için ürettiği özel bir koleksiyon var. Bu ojeler normal OPI’lardan daha pahalı, bu nedenle şimdiye kadar hiç denememiştim, ama çok uzun zamandır iki oje rüyalarıma giriyordu. Bunlardan birinin adına hastaydım; Under My Trench Coat isimli bu oje ışıltılı, oldukça şık bir bej renge sahip. Metro Chic isimli diğer oje ise, son zamanların “it” rengi köstebek derisi olan krem bir oje. İşte, Under My Trench Coat ve Metro Chic:


Metro Chic'i hangi kategoriye koyacağıma şaşırdım; kahverengi desem değil, mor desem değil. İçinde gri ve pembe de var, kafam karıştı.


Daha yeni aldığım China Glaze’leri denemeye başlamışken bunlara hangi ara sıra gelecek bilmiyorum, ama özel bir istek olursa araya sokmaya çalışırım.

11 Şubat 2010 Perşembe

NOTD: OPI You Don't Know Jacques! Suede + Sally Hansen Flawless

Mat ojelerin diğer bir güzel yanı, sıkıldığımız zaman üstlerine parlatıcı bir kat sürerek onları tamamen farklı bir hale sokabilmemiz. Normalde mat ojeler bu şekilde kreme dönüşüyor, ama süetler ışıltılı oluyor. Mesela Sally Hansen’in Diamond Strength serisinden Flawless adlı cila ile dünkü ojem şuna benzedi:


Nasıl olmuş sizce? Ben aslında bu ojenin mat halini daha çok beğeniyorum, o zaman sanki tırnaklarıma kum serpiştirmişim gibi duruyor.


Haftasonu için manikürümü seçtim bile, bekleyin!

10 Şubat 2010 Çarşamba

NOTD: OPI You Don't Know Jacques! Suede

Size daha önce 2009’daki mat oje çılgınlığından bahsetmiş, OPI’ın çıkardığı Suede koleksiyonunun bu trendi nasıl şekillendirdiğini anlatmıştım. Ben bu 6 ojelik koleksiyondan sadece ikisini aldım; bir mor, bir de kahverengi. Bugün son günlerdeki fazla maceracı manikürlerime biraz ara vererek, size You Don't Know Jacques! Suede adlı kahverengi ojeyi sunuyorum:


Bu ojenin bitirişinin güzelliğinin yanı sıra başka bir avantajı da var, o da kuruyuş süresi. Neredeyse saniyeler içinde kuruduğu için çok acele evden çıkmam gerektiği zamanlarda fazlasıyla kullanışlı oluyor.


Bu süet bitirişli ojeler, özel formülleri yüzünden diğerlerine oranla çok daha çabuk soyuluyorlar, ama altına ilk önce besleyici bir oje sürerseniz bu süreyi uzatabilirsiniz. Yalnız bu temel katın tamamen koruduğundan emin olun, aksi takdirde üstteki süet oje çatlıyor ve tırnağa yapışmıyor. Her zamanki gibi Transdesign’da bulabilirsiniz.