I used ChG Joy and one of the BM plates for stamping. This is the first time I tried a metallic over a crème, I like how textured it looks.
Dün Aslı arkadaşım ile oturup dünkü Essie'nin ne renk olduğunu tartıştık. Aslı da menekşe olduğunu iddia etti, ben fuşyada direttim. Menekşe mora çalan mavi değil midir? Hani Elizabeth Taylor'ın gözlerinin rengi gibi. Wikipedia'da morun tonlarına bakarsak bence hala fuşya daha doğru ama artık kendimden emin değilim. Zaten ordan konu Galatasaray'ın yeni formasına somon denilirken nar çiçeği olarak tanıtılmasına geldi, iyice kafamız karıştı. Erkek olsaydık şimdi hepsine pembe der geçerdik, değil mi?
Ne zamandır konad yapmıyordum, bugün değişik bir şey deneyim dedim. Alttaki krem rengin üstüne metalik bir oje kullandım:
Kullandığım oje China Glaze Joy, Romantique koleksiyonundan.
Krem üstüne metalik bence değişik bir doku gibi gözüktü, tekrar denemek lazım.
31 Temmuz 2010 Cumartesi
30 Temmuz 2010 Cuma
NOTD: Essie Splash of Grenadine
Please scroll down for English.
Cumartesi gecesinden beri tırnaklarımda aynı ojeyi tutarak kendi çapımda rekor kırdım sanırım. Dün gece artık değiştirme zamanımın geldiğini düşündüm ve bu sırada tırnaklarımı da kısaltayım dedim. Kuşa döndüler; neyse ki çabuk uzuyorlar. Bugün için seçtiğim oje Essie'nin 2010 yaz koleksiyonlarından ilki olan Resort'tan Splash of Grenadine:
Açık fuşya pembesi bu ojeye benzeyen başka hiç bir rengim yok, iyi ki almışım. Formülü de güzeldi; sol elimi tek katta bıraktım ama sağın yakın plan resmini çekeceğim için ona ne olur ne olmaz diye ikinciyi de sürdüm.
Bu ojeyi Lydia'ya adıyorum, o çok seviyor bu rengi. Depresyondan çıksın da menekşe mi fuşya mı tartışması yapalım kendisiyle.
I had been wearing the same polish since Saturday night, it must be my new record. Last night I changed my mani to Essie Splash of Grenadine from its 2010 Summer Resort collection and during the process I cut my nails to nubbins. It is a beautiful light fuchsia pink and I don’t have anything similar to this in my collection. The formula is great and I used only one coat on my left hand, but still applied the second one on my right just in case.
Cumartesi gecesinden beri tırnaklarımda aynı ojeyi tutarak kendi çapımda rekor kırdım sanırım. Dün gece artık değiştirme zamanımın geldiğini düşündüm ve bu sırada tırnaklarımı da kısaltayım dedim. Kuşa döndüler; neyse ki çabuk uzuyorlar. Bugün için seçtiğim oje Essie'nin 2010 yaz koleksiyonlarından ilki olan Resort'tan Splash of Grenadine:
Açık fuşya pembesi bu ojeye benzeyen başka hiç bir rengim yok, iyi ki almışım. Formülü de güzeldi; sol elimi tek katta bıraktım ama sağın yakın plan resmini çekeceğim için ona ne olur ne olmaz diye ikinciyi de sürdüm.
Bu ojeyi Lydia'ya adıyorum, o çok seviyor bu rengi. Depresyondan çıksın da menekşe mi fuşya mı tartışması yapalım kendisiyle.
I had been wearing the same polish since Saturday night, it must be my new record. Last night I changed my mani to Essie Splash of Grenadine from its 2010 Summer Resort collection and during the process I cut my nails to nubbins. It is a beautiful light fuchsia pink and I don’t have anything similar to this in my collection. The formula is great and I used only one coat on my left hand, but still applied the second one on my right just in case.
Labels:
Essie,
Krem,
NOTD,
Pembe/Fuşya
29 Temmuz 2010 Perşembe
Spam
I still have Barry M Silver Cascade on my nails, so here comes a spam.
Tırnaklarımda hala Silver Cascade var, o yüzden bugün ortaya karışık bir şeyler geliyor.
Flormar'ın en güzel renklerinden 314:
Bu kombinasyon Zoya Trixie + ChG Nova. Fotoğrafı Sertab Erener'in konserinde müzik aletleriyle pek bir uyumlu olduğum söylenince çekmiştim.
Homer Simpson'ın ağzına ayaklarımı sokarak giydiğim terliklerim:
Resimde rengi değişik çıkmış Funky Fingers Cheshire üstüne başarısız bir konad denemesi:
Bu da favori ojelerimden SH Green with Envy:
Tırnaklarımda hala Silver Cascade var, o yüzden bugün ortaya karışık bir şeyler geliyor.
Flormar'ın en güzel renklerinden 314:
Bu kombinasyon Zoya Trixie + ChG Nova. Fotoğrafı Sertab Erener'in konserinde müzik aletleriyle pek bir uyumlu olduğum söylenince çekmiştim.
Homer Simpson'ın ağzına ayaklarımı sokarak giydiğim terliklerim:
Resimde rengi değişik çıkmış Funky Fingers Cheshire üstüne başarısız bir konad denemesi:
Bu da favori ojelerimden SH Green with Envy:
Labels:
China Glaze,
Flormar,
Funky Fingers,
Konad,
Sally Hansen,
Spam,
Zoya
28 Temmuz 2010 Çarşamba
2010 Sonbahar Koleksiyonları 3. Bölüm
A more detailed (and better!) summary of the upcoming collections is available at lacquerized.
OPI'ın her yıl tema olarak bir şehir/ülke seçtigini daha önce söylemiştim. Bu seneki mekan İsviçre. Ağustos başı görücüye çıkacak olan Swiss koleksiyonu 12 ojeden oluşuyor ve yine benim görmekten sıkıldığım ama OPI'ın yapmaktan sıkılmadığı bir sürü kırmızı oje barındırıyor.
En azından araya mavi ve yeşil de koymuşlar da renk gelmiş. Tabi artık ben OPI'ı internetten sipariş veremediğim için ve yaşadığım yerde Ulta olmadığından nerden alırım bilemiyorum. Tüketiciyi bu kadar zora soktukları için içimden de almak gelmiyor artık.
Oysa ki Zoya öyle mi? Canım benim. Bu sonbahar için Zoya kendi geleneğini bozmayarak birbiriyle uyumlu iki seri çıkarttı. Yaz koleksiyonu olan Sparkle çok tutulunca bitirişleri onlara benzeyen 6 oje yapmışlar, bu serinin adı Wicked. Ben bunlardan bir tek koyu yeşili beğendim; benim zevkime göre yine çok fazla kırmızı tonu var.
Wonderful adını verdikleri seri ise 6 tane krem ojeden oluşuyor. Morumsu gri ve yeşil ojeleri almazsam olmaz, ama koyu pembe ve vamp olanlara karşı da boş değilim.
OPI'ın her yıl tema olarak bir şehir/ülke seçtigini daha önce söylemiştim. Bu seneki mekan İsviçre. Ağustos başı görücüye çıkacak olan Swiss koleksiyonu 12 ojeden oluşuyor ve yine benim görmekten sıkıldığım ama OPI'ın yapmaktan sıkılmadığı bir sürü kırmızı oje barındırıyor.
En azından araya mavi ve yeşil de koymuşlar da renk gelmiş. Tabi artık ben OPI'ı internetten sipariş veremediğim için ve yaşadığım yerde Ulta olmadığından nerden alırım bilemiyorum. Tüketiciyi bu kadar zora soktukları için içimden de almak gelmiyor artık.
Oysa ki Zoya öyle mi? Canım benim. Bu sonbahar için Zoya kendi geleneğini bozmayarak birbiriyle uyumlu iki seri çıkarttı. Yaz koleksiyonu olan Sparkle çok tutulunca bitirişleri onlara benzeyen 6 oje yapmışlar, bu serinin adı Wicked. Ben bunlardan bir tek koyu yeşili beğendim; benim zevkime göre yine çok fazla kırmızı tonu var.
Wonderful adını verdikleri seri ise 6 tane krem ojeden oluşuyor. Morumsu gri ve yeşil ojeleri almazsam olmaz, ama koyu pembe ve vamp olanlara karşı da boş değilim.
27 Temmuz 2010 Salı
Viva la Nails
Finally my Viva la Nails blogger parcel has arrived. They were very generous and sent many stickers, water decals, rhinestones, pearls, crushed shells, dazzlings, bar glitters, and silk wraps. I’ll show pictures soon but if you have a nail blog, you can claim your samples here. If you don’t, still check out the website, they have really cool stuff.
Deniz ve Marjo'dakilere bakıp iç geçiyordum, sonunda benim de Viva la Nails paketim geldi. Gördüğüm kadarıyla herkese farklı örnekler gönderiyorlar. Önce bloglara göz atıp ne yollayacaklarını ona göre mi seçiyorlar bilemiyorum, ama bana gelen çıkartmalar oldukça renkli, yani tam benlik. Ayrıca üç tane Water decals denilen ve suyla yapışan çıkartmalardan göndermişler; daha önce hiç denememiştim, güzel oldu. Bunlara sulu bir isim önerisi olan varsa lütfen paylaşsın.
Ufak ve orta boy taşların yanı sıra şekilliler de var, bunları kullanırım. Çubuk şeklindeki simler "Benimle franken yap" diye bağırıyor, ama ezilmiş deniz kabukları ve inciler ile ne yapacağımı henüz çözemedim.
Resimde gördüğünüz beyaz, peçeteye benzer şeylerin de Silk Wrap olduğunu sanıyorum. Daha önce hiç yakından görmediğim için tahmin yürütüyorum, tamamen atmış da olabilirim. Bunlar kırılan ya da soyulan tırnakların üstüne yapıştırılıyor ve tırnağı tutuyor. Viva la Nails Avrupalı bir marka olduğu için Türkiye'ye sipariş kolay ve ucuz diye tahmin ediyorum, diğer ürünlerine şurdan göz atabilirsiniz.
Deniz ve Marjo'dakilere bakıp iç geçiyordum, sonunda benim de Viva la Nails paketim geldi. Gördüğüm kadarıyla herkese farklı örnekler gönderiyorlar. Önce bloglara göz atıp ne yollayacaklarını ona göre mi seçiyorlar bilemiyorum, ama bana gelen çıkartmalar oldukça renkli, yani tam benlik. Ayrıca üç tane Water decals denilen ve suyla yapışan çıkartmalardan göndermişler; daha önce hiç denememiştim, güzel oldu. Bunlara sulu bir isim önerisi olan varsa lütfen paylaşsın.
Ufak ve orta boy taşların yanı sıra şekilliler de var, bunları kullanırım. Çubuk şeklindeki simler "Benimle franken yap" diye bağırıyor, ama ezilmiş deniz kabukları ve inciler ile ne yapacağımı henüz çözemedim.
Resimde gördüğünüz beyaz, peçeteye benzer şeylerin de Silk Wrap olduğunu sanıyorum. Daha önce hiç yakından görmediğim için tahmin yürütüyorum, tamamen atmış da olabilirim. Bunlar kırılan ya da soyulan tırnakların üstüne yapıştırılıyor ve tırnağı tutuyor. Viva la Nails Avrupalı bir marka olduğu için Türkiye'ye sipariş kolay ve ucuz diye tahmin ediyorum, diğer ürünlerine şurdan göz atabilirsiniz.
Labels:
Viva la Nails
26 Temmuz 2010 Pazartesi
NOTD: Barry M Silver Cascade
Please scroll down for English.
Bugünkü ojem için her zamankinden fazla resim göstereceğim çünkü kendisini pek bir sevdim. Bir İngiliz markası olan Barry M'den Silver Cascade:
Silver Cascade yeşil, mavi, kırmızı ve gümüş rengi simlerden oluşuyor; son iki renk daha baskın olduğu için diğer karışık simli ojelere oranla daha pembe duruyor. Ojenin güneşteki hali ise tam anlamıyla göz alıcı:
Bu tür ojelere göre formülü muhteşem ve opaklığı sağlamak için yalnızca iki kat yetti. Ayrıca çabuk kuruduğu için üstüne bir şey sürmeme gerek kalmadı.
Bu oje bana Flormar 393'ü hatırlattı, o da rengarenk simlerden oluşuyor ama ne yazık ki içindeki simler çok dağınık olduğu için onu yalnızca başka ojelerin üstünde kullanabiliyorum. Güzel bir oje ama, geçen yaz her ojenin üstünde deniyordum.
Tekrar Silver Cascade'e dönecek olursak, kendisi en sevdiğim ojeler listesine balıklama daldı. İmkanınız olursa kaçırmayın. Dayanamadım, son bir resim geliyor:
Hello gorgeous! Barry M Silver Cascade is a green, blue, red and silver glitter bomb. Since the last two colors are dominant, it has a faint pink tint. Here is bottle comparison picture with Amour Rain Glitter, which is more black, and Flormar 393, which is more transparent. The formula is perfect and it is so opaque that I only needed two coats for full coverage. It dried fast so I didn't put on any top coat. I adore this, it is definitely gonna be on my favorites list.
Bugünkü ojem için her zamankinden fazla resim göstereceğim çünkü kendisini pek bir sevdim. Bir İngiliz markası olan Barry M'den Silver Cascade:
Silver Cascade yeşil, mavi, kırmızı ve gümüş rengi simlerden oluşuyor; son iki renk daha baskın olduğu için diğer karışık simli ojelere oranla daha pembe duruyor. Ojenin güneşteki hali ise tam anlamıyla göz alıcı:
Bu tür ojelere göre formülü muhteşem ve opaklığı sağlamak için yalnızca iki kat yetti. Ayrıca çabuk kuruduğu için üstüne bir şey sürmeme gerek kalmadı.
Bu oje bana Flormar 393'ü hatırlattı, o da rengarenk simlerden oluşuyor ama ne yazık ki içindeki simler çok dağınık olduğu için onu yalnızca başka ojelerin üstünde kullanabiliyorum. Güzel bir oje ama, geçen yaz her ojenin üstünde deniyordum.
Tekrar Silver Cascade'e dönecek olursak, kendisi en sevdiğim ojeler listesine balıklama daldı. İmkanınız olursa kaçırmayın. Dayanamadım, son bir resim geliyor:
Hello gorgeous! Barry M Silver Cascade is a green, blue, red and silver glitter bomb. Since the last two colors are dominant, it has a faint pink tint. Here is bottle comparison picture with Amour Rain Glitter, which is more black, and Flormar 393, which is more transparent. The formula is perfect and it is so opaque that I only needed two coats for full coverage. It dried fast so I didn't put on any top coat. I adore this, it is definitely gonna be on my favorites list.
24 Temmuz 2010 Cumartesi
Models Own Siparişlerim
I recently got my Models Own order. I'd like to thank to English national football team for finally beating a rival so that we could use the discount. Btw, Purple Grey is just like Paradoxal sans shimmer.
Bunları aslında geçen hafta gösterecektim ama araya bir sürü şey girince bugüne kaldı. İngiltere'nin dünya kupasında kazandığı her maç ile Models Own'da indirim olacağını söylemiştim. Büyük bir hevesle maçlarını izledik ama bir tek Cezayir'i yenebildiler. En azından bir günlüğüne olan indirime hemen atladım tabi. Sonunda siparişim geldi; soldan sağa Emerald City, Green Grass, Purple Grey, Magenta Divine:
Purple Grey Chanel Paradoxal'ın krem halini andırıyor, onun üstüne şeffaf ışıltılı bir oje sürersem sanırım aynısını yakalarım. Simli ojeler de kaç katta opak olacak diye merak ediyorum, ama renkleri çok güzel ikisinin de. Models Own'un diğer ojelerine göz atmak isterseniz JustMakeUp'ta bir sürü şişe resmi var. JM'nin sürdüğü Slate Green markanın en popüler rengi, ama onun birebir kopyaları zaten mevcut: Sephora by OPI'dan Ocean Love Potion ve bende de olan NYX Algae, ki tıkladığınız resimde en alttaki oje kendisi. Yeni elime ulaşan Catrice I Sea You da bunlara çok benziyor.
Bunları aslında geçen hafta gösterecektim ama araya bir sürü şey girince bugüne kaldı. İngiltere'nin dünya kupasında kazandığı her maç ile Models Own'da indirim olacağını söylemiştim. Büyük bir hevesle maçlarını izledik ama bir tek Cezayir'i yenebildiler. En azından bir günlüğüne olan indirime hemen atladım tabi. Sonunda siparişim geldi; soldan sağa Emerald City, Green Grass, Purple Grey, Magenta Divine:
Purple Grey Chanel Paradoxal'ın krem halini andırıyor, onun üstüne şeffaf ışıltılı bir oje sürersem sanırım aynısını yakalarım. Simli ojeler de kaç katta opak olacak diye merak ediyorum, ama renkleri çok güzel ikisinin de. Models Own'un diğer ojelerine göz atmak isterseniz JustMakeUp'ta bir sürü şişe resmi var. JM'nin sürdüğü Slate Green markanın en popüler rengi, ama onun birebir kopyaları zaten mevcut: Sephora by OPI'dan Ocean Love Potion ve bende de olan NYX Algae, ki tıkladığınız resimde en alttaki oje kendisi. Yeni elime ulaşan Catrice I Sea You da bunlara çok benziyor.
Labels:
Alışverişler,
Models Own
23 Temmuz 2010 Cuma
NOTD: Milani Melt Down + Martha Stewart Leaf Glitter in Gold
Please scroll down for English.
Bir kaç gün önceki yazımda Martha Stewart marka yaprak sim aldığımı söylemiştim. Yapacağım frankenleri merak edenler olunca hemen rastgele birini seçip denedim. Önce sonucu görün:
Bu altın rengi simleri Wet n Wild marka şeffaf cilayla doldurduğum şişeye boşalttım. Simler ağır geldiği için hepsi dibe çöktü; tırnağa sürmek için önce iyice çalkalamam ve sonra fırça ile tanecikleri yakalamam gerekti. Simlerin renginde aşırı bir değişiklik olmadı ama şeffaf oje garip sarı bir renge dönüştü. Neyse ki alttaki ojenin rengi bozulmadı. Bu arada resimleri çektikten sonra simlerin kenarları sivri olduğu için üste kalın bir kat cila sürdüm ki yanlışlıkla yüzümü falan çizmeyim.
Sonuç olarak, ortaya çıkan görüntü değişik olsa da insanın uğraştığına değmez. Bir ihtimal ıslak fırçayı sime daldırıp sonra tırnağa sürmek denenebilirdi. Ben seti iade ettim, adamlar kasada bana yine %40lik indirim kuponu verdiler. Gidip bu sefer normal simlerinden alacağım, franken için onlardan umutluyum. Lydia, setin içinde siyah sim de vardı, belki senin hayal ettiğin gibi bir oje yapabilirim. Bir sonraki "Öykü ve franken maceraları" adlı yazıda görüşmek üzere.
Martha Stewart Leaf Glitters kinda work for frankening. I mixed the gold one with some clear WnW polish and they sank to the bottom. I had to shake vigorously and then catch the leaves with the brush for every nail I painted. Glitters bled a bit and clear polish turned to a weird yellow color, though it didn’t change the base color on my nails. I also put on a thick top coat after taking the pictures so that I wouldn’t hurt myself with the sharp edges of the glitters. I like the look but it is not worth the effort. I already returned the set.
Bir kaç gün önceki yazımda Martha Stewart marka yaprak sim aldığımı söylemiştim. Yapacağım frankenleri merak edenler olunca hemen rastgele birini seçip denedim. Önce sonucu görün:
Bu altın rengi simleri Wet n Wild marka şeffaf cilayla doldurduğum şişeye boşalttım. Simler ağır geldiği için hepsi dibe çöktü; tırnağa sürmek için önce iyice çalkalamam ve sonra fırça ile tanecikleri yakalamam gerekti. Simlerin renginde aşırı bir değişiklik olmadı ama şeffaf oje garip sarı bir renge dönüştü. Neyse ki alttaki ojenin rengi bozulmadı. Bu arada resimleri çektikten sonra simlerin kenarları sivri olduğu için üste kalın bir kat cila sürdüm ki yanlışlıkla yüzümü falan çizmeyim.
Sonuç olarak, ortaya çıkan görüntü değişik olsa da insanın uğraştığına değmez. Bir ihtimal ıslak fırçayı sime daldırıp sonra tırnağa sürmek denenebilirdi. Ben seti iade ettim, adamlar kasada bana yine %40lik indirim kuponu verdiler. Gidip bu sefer normal simlerinden alacağım, franken için onlardan umutluyum. Lydia, setin içinde siyah sim de vardı, belki senin hayal ettiğin gibi bir oje yapabilirim. Bir sonraki "Öykü ve franken maceraları" adlı yazıda görüşmek üzere.
Martha Stewart Leaf Glitters kinda work for frankening. I mixed the gold one with some clear WnW polish and they sank to the bottom. I had to shake vigorously and then catch the leaves with the brush for every nail I painted. Glitters bled a bit and clear polish turned to a weird yellow color, though it didn’t change the base color on my nails. I also put on a thick top coat after taking the pictures so that I wouldn’t hurt myself with the sharp edges of the glitters. I like the look but it is not worth the effort. I already returned the set.
From Alexander McQueen Fall 2010:
22 Temmuz 2010 Perşembe
NOTD: Milani Melt Down
Please scroll down for English.
Hani ojelerimi topluca gösterdiğimde 305 tane olduklarını söylemiştim ya, son aldığım ojeleri listeye eklerken farkettim. O sırada aslında 324 ojem varmış, yani şu anki toplam sayı 328. Size fırsat vermeden ben kendime yuh demek istiyorum.
Bugün erkek onaylı bir ojeyle karşınızdayım. Milani'nin bu yaz için çıkardığı Liquid Metal Intense Color koleksiyonundan Melt Down:
Başta formülü öyle katıydı ki sürmekte zorlandım. Neyse ki inceltici ile oje kendine geldi. Aslında tek kat da yeterdi ama ışıltılardaki yeterli derinliği sağlamak için iki kat sürdüm.
Bu oje bana Flormar 314'ü hatırlattı, sanki onun daha bir ışıltılı hali gibi. Bir de karar veremedim bu ojeyi hangi kategoriye koysam diye; kırmızı mı, bordo/şarap rengi mi? Bence ikincisine girer ama diğer bir kaç yabancı blogta inatla kırmızı diyorlar, kafam karıştı.
Do you remember I told you that I had 305 polishes when I showed you my whole collection? Today I was entering the last acquisitions to my list and I realized that I had 324 polishes at that time, which increased the current total to 328. I guess I was in denial for some time. Today, I am wearing a guy-approved color from Milani’s new summer collection, Liquid Metal Intense Color. Melt Down is a shimmery deep red polish, which was extremely thick at first so I had to add some thinner. It is very pigmented so you can get away with one coat, but I used a second coat to increase depth. It reminds me of Flormar 314.
Hani ojelerimi topluca gösterdiğimde 305 tane olduklarını söylemiştim ya, son aldığım ojeleri listeye eklerken farkettim. O sırada aslında 324 ojem varmış, yani şu anki toplam sayı 328. Size fırsat vermeden ben kendime yuh demek istiyorum.
Bugün erkek onaylı bir ojeyle karşınızdayım. Milani'nin bu yaz için çıkardığı Liquid Metal Intense Color koleksiyonundan Melt Down:
Başta formülü öyle katıydı ki sürmekte zorlandım. Neyse ki inceltici ile oje kendine geldi. Aslında tek kat da yeterdi ama ışıltılardaki yeterli derinliği sağlamak için iki kat sürdüm.
Bu oje bana Flormar 314'ü hatırlattı, sanki onun daha bir ışıltılı hali gibi. Bir de karar veremedim bu ojeyi hangi kategoriye koysam diye; kırmızı mı, bordo/şarap rengi mi? Bence ikincisine girer ama diğer bir kaç yabancı blogta inatla kırmızı diyorlar, kafam karıştı.
Do you remember I told you that I had 305 polishes when I showed you my whole collection? Today I was entering the last acquisitions to my list and I realized that I had 324 polishes at that time, which increased the current total to 328. I guess I was in denial for some time. Today, I am wearing a guy-approved color from Milani’s new summer collection, Liquid Metal Intense Color. Melt Down is a shimmery deep red polish, which was extremely thick at first so I had to add some thinner. It is very pigmented so you can get away with one coat, but I used a second coat to increase depth. It reminds me of Flormar 314.
Labels:
Bordo/Şarap Rengi,
Işıltılı Oje,
Milani,
NOTD
21 Temmuz 2010 Çarşamba
Düzgün Oje Sürmek
Sevgili Asya, sağ eline bir türlü düzgün oje süremediğini söyleyip bir kaç tüyo istemişti; bugünkü yazı ona geliyor.
Öncelikle fırçayı tutan elinizi bir yere yasladığınızda ojeyi çok daha rahat sürdüğünüzü göreceksiniz. Ben serçe parmağımın olduğu kısmı masaya dayıyorum ve ojeyi elimi yerden kaldırmadan bilek hareketleriyle sürüyorum. O zaman elimin titreme problemi ortadan kalkıyor. Sanırım buna alışmak zaman alabilir, çünkü ne zaman bir arkadaşımla beraber oje sürsek ve ben ona bu yöntemi göstersem, bir iki parmak sonra yine elleri havada oluyor. Benim tekrar "Bi kere o eli indir!" demem gerekiyor.
İnternette oje sürmekle ilgili okuduğum en güzel öğüt ise, tırnağın tüm yüzeyine oje sürmemin zorunlu olmadığıydı. Bunu duyunca bana bir aydınlanma geldi; sonuçta ben de her yeri boyayacağım diye tırnak diplerime ve etlerime de oje bulaştırırdım, sonra da temizlemek için uzun bir süre uğraşırdım. Ama son bir yıldır uyguladığım bir yöntem var, yabancılar buna "Gap" diyor. Resimlerden de farketmişsinizdir, ojeyi tırnak etlerimin biraz daha uzağından başlayıp sürüyorum. Yakın çekim olduğu için bazen resimlerde bu aralık daha büyükmüş gibi duruyor ama normalde o kadar değil. Bunu ilk denediğinizde bıraktığınız boşluk çok olabilir ve sanki ojeyi bir hafta önce sürmüşsünüz de tırnaklarınız uzamış gibi gözükebilir. Yılmayın, bir süre sonra insan alışıyor.
Yine internetten duyduğum bir başka tüyonun neden işe yaradığını tam bilmiyorum, ama oje sürmeye önce zayıf elinizle başlarsanız sonuç daha bir güzel oluyor. Yani, eğer sağ elinizi kullanıyorsanız önce ojeyi sol elinizle tutup sağ elinize sürün. Ben mesela olaya sol işaret parmağımdan başlıyorum.
Tabi ki ne kadar dikkatli sürersek sürelim bazen elimiz kayabilir, bir de bakmışız tırnak etlerimize oje bulaşmış. Bu fazlalıkları silmek için satılan içi aseton dolu kalemler var ama fazlasıyla çabuk kuruyorlar. Ben burda ucuz, markasız bir kalem kullanıyorum ama Sally Hansen ve Essie'de de mevcutlar. Bunlar pahalı gelirse bir makyaj ya da boyama fırçasını asetona batırıp öyle de deneyebilirsiniz. Ben bu konuda biraz beceriksizim, büyük ihtimalle yanlış fırça kullanmamdan kaynaklanıyor ama bazen bozulan yeri temizleyim derken düzgün kısımları da bozuyorum. O yüzden buna ihtiyacımı en aza indirmek için ojeyi ilk başta dikkatlice sürmeye çalışıyorum.
Son olarak oje sürmek pratik meselesi; sürdükçe insanın eli alışıyor. Sürün, sürdürün.
Long story short, here are the tips on how to paint the nails: Rest the hand holding the brush on the table, use “the gap” to avoid painting the cuticles, and start with your weak hand and paint the dominant one first. If you still screw up, there are always corrector pens and brushes to clean up with acetone.
Öncelikle fırçayı tutan elinizi bir yere yasladığınızda ojeyi çok daha rahat sürdüğünüzü göreceksiniz. Ben serçe parmağımın olduğu kısmı masaya dayıyorum ve ojeyi elimi yerden kaldırmadan bilek hareketleriyle sürüyorum. O zaman elimin titreme problemi ortadan kalkıyor. Sanırım buna alışmak zaman alabilir, çünkü ne zaman bir arkadaşımla beraber oje sürsek ve ben ona bu yöntemi göstersem, bir iki parmak sonra yine elleri havada oluyor. Benim tekrar "Bi kere o eli indir!" demem gerekiyor.
İnternette oje sürmekle ilgili okuduğum en güzel öğüt ise, tırnağın tüm yüzeyine oje sürmemin zorunlu olmadığıydı. Bunu duyunca bana bir aydınlanma geldi; sonuçta ben de her yeri boyayacağım diye tırnak diplerime ve etlerime de oje bulaştırırdım, sonra da temizlemek için uzun bir süre uğraşırdım. Ama son bir yıldır uyguladığım bir yöntem var, yabancılar buna "Gap" diyor. Resimlerden de farketmişsinizdir, ojeyi tırnak etlerimin biraz daha uzağından başlayıp sürüyorum. Yakın çekim olduğu için bazen resimlerde bu aralık daha büyükmüş gibi duruyor ama normalde o kadar değil. Bunu ilk denediğinizde bıraktığınız boşluk çok olabilir ve sanki ojeyi bir hafta önce sürmüşsünüz de tırnaklarınız uzamış gibi gözükebilir. Yılmayın, bir süre sonra insan alışıyor.
Yine internetten duyduğum bir başka tüyonun neden işe yaradığını tam bilmiyorum, ama oje sürmeye önce zayıf elinizle başlarsanız sonuç daha bir güzel oluyor. Yani, eğer sağ elinizi kullanıyorsanız önce ojeyi sol elinizle tutup sağ elinize sürün. Ben mesela olaya sol işaret parmağımdan başlıyorum.
Tabi ki ne kadar dikkatli sürersek sürelim bazen elimiz kayabilir, bir de bakmışız tırnak etlerimize oje bulaşmış. Bu fazlalıkları silmek için satılan içi aseton dolu kalemler var ama fazlasıyla çabuk kuruyorlar. Ben burda ucuz, markasız bir kalem kullanıyorum ama Sally Hansen ve Essie'de de mevcutlar. Bunlar pahalı gelirse bir makyaj ya da boyama fırçasını asetona batırıp öyle de deneyebilirsiniz. Ben bu konuda biraz beceriksizim, büyük ihtimalle yanlış fırça kullanmamdan kaynaklanıyor ama bazen bozulan yeri temizleyim derken düzgün kısımları da bozuyorum. O yüzden buna ihtiyacımı en aza indirmek için ojeyi ilk başta dikkatlice sürmeye çalışıyorum.
Son olarak oje sürmek pratik meselesi; sürdükçe insanın eli alışıyor. Sürün, sürdürün.
Long story short, here are the tips on how to paint the nails: Rest the hand holding the brush on the table, use “the gap” to avoid painting the cuticles, and start with your weak hand and paint the dominant one first. If you still screw up, there are always corrector pens and brushes to clean up with acetone.
20 Temmuz 2010 Salı
NOTD: Franken His Diabolical Plan
Please scroll down for English.
Chanel'in son ojesi Paradoxal'ı ilk gördüğümde çok yapılabilir olduğunu düşünmüştüm, bir gece oturup denedim. Tarifi şöyle:
Sephora by OPI Metro Chic + Rimmel Steel Grey + NYX Purple Noir = His Diabolical Plan
Moru biraz fazla kaçırmışım ama böyle de iyi oldu:
Bu ojeyi karıştırırken bir yandan da the Vampire Diaries izliyordum, ojenin adı ordan geliyor.
Aynı Paradoxal gibi bu ojenin içindeki ışıltılar da gizli, sadece belli açıyla gelen ışıkta gözüküyorlar.
Bu oje iki kat ve beni şaşırtacak derecede çabuk kurudu. Sanırım içindeki Rimmel'den kaynaklanıyor. Chanel'e ne kadar benzemiş diye merak ederseniz şurda bir resmi var.
The first time I saw a swatch of Chanel Paradoxal, I thought it might be very dupable. So one night I mixed Sephora by OPI Metro Chic, Rimmel Steel Grey, and NYX Purple Noir. I believe I added more purple than needed, but I like the result. You can see the shimmer in the last picture. I was watching the Vampire Diaries when I made this, that’s where the name of the franken comes from.
Chanel'in son ojesi Paradoxal'ı ilk gördüğümde çok yapılabilir olduğunu düşünmüştüm, bir gece oturup denedim. Tarifi şöyle:
Sephora by OPI Metro Chic + Rimmel Steel Grey + NYX Purple Noir = His Diabolical Plan
Moru biraz fazla kaçırmışım ama böyle de iyi oldu:
Bu ojeyi karıştırırken bir yandan da the Vampire Diaries izliyordum, ojenin adı ordan geliyor.
Aynı Paradoxal gibi bu ojenin içindeki ışıltılar da gizli, sadece belli açıyla gelen ışıkta gözüküyorlar.
Bu oje iki kat ve beni şaşırtacak derecede çabuk kurudu. Sanırım içindeki Rimmel'den kaynaklanıyor. Chanel'e ne kadar benzemiş diye merak ederseniz şurda bir resmi var.
The first time I saw a swatch of Chanel Paradoxal, I thought it might be very dupable. So one night I mixed Sephora by OPI Metro Chic, Rimmel Steel Grey, and NYX Purple Noir. I believe I added more purple than needed, but I like the result. You can see the shimmer in the last picture. I was watching the Vampire Diaries when I made this, that’s where the name of the franken comes from.
19 Temmuz 2010 Pazartesi
NOTD: Betsey Johnson Challenge
Please scroll down for English.
Aslında bu manikür geçen haftanın NOTD'larından. Takip ettiğim oje bloglarından birinde bir "challenge" vardı, herkes Betsey Johnson'ın elbiselerinden esinlenip tırnaklarını ona göre boyayacaktı. Betsey Johnson zaten en sevdiğim tasarımcı olduğu için hemen atladım ama elbise konusunda karar vermem zor oldu. Bir, tüm elbiseler birbirinden güzel; iki, bazı desenler fazlasıyla yapılabilir. Mesela leopar desenli elbise için herkes konada sarılabilir, üstten alta renk değiştiren elbiseler için sünger metodu uygulayabilirdi. Ben tabi ki dişi bir varlık olarak aynı elbiseyi seçen biri daha olursa diye stres oldum. Sanki giyip baloya gideceğiz, herkes bizi gösterip gülecek ya. Neyse, sonunda siyah-beyaz çizgili ve üstünde pembe bir kurukafa olan bir elbiseyi seçtim ve ortaya şöyle bir şey çıktı:
Esinlenmeden daha çok kopya gibi oldu bu manikür. Alttaki beyaz oje iki kat Color Club French Tip.
Çizgileri daha yeni tanıttığım Flormar Nail Art ojelerin siyahı ile çizdim, numarası NA12. Kurukafayı ise Sally Hansen Caribbean Coral adlı oje ve konad ile yaptım. Çok sevimli bir desenmiş, bunu daha çok kullanırım sanırım.
Aslında bu manikür geçen haftanın NOTD'larından. Takip ettiğim oje bloglarından birinde bir "challenge" vardı, herkes Betsey Johnson'ın elbiselerinden esinlenip tırnaklarını ona göre boyayacaktı. Betsey Johnson zaten en sevdiğim tasarımcı olduğu için hemen atladım ama elbise konusunda karar vermem zor oldu. Bir, tüm elbiseler birbirinden güzel; iki, bazı desenler fazlasıyla yapılabilir. Mesela leopar desenli elbise için herkes konada sarılabilir, üstten alta renk değiştiren elbiseler için sünger metodu uygulayabilirdi. Ben tabi ki dişi bir varlık olarak aynı elbiseyi seçen biri daha olursa diye stres oldum. Sanki giyip baloya gideceğiz, herkes bizi gösterip gülecek ya. Neyse, sonunda siyah-beyaz çizgili ve üstünde pembe bir kurukafa olan bir elbiseyi seçtim ve ortaya şöyle bir şey çıktı:
Esinlenmeden daha çok kopya gibi oldu bu manikür. Alttaki beyaz oje iki kat Color Club French Tip.
Çizgileri daha yeni tanıttığım Flormar Nail Art ojelerin siyahı ile çizdim, numarası NA12. Kurukafayı ise Sally Hansen Caribbean Coral adlı oje ve konad ile yaptım. Çok sevimli bir desenmiş, bunu daha çok kullanırım sanırım.
Ok, this NOTD actually belongs to last week. Polishhoarder’s last challenge was Betsey Johnson dresses. She is already my favorite designer so I was hyper about it, but I also got stressed. You see, I didn’t want to pick the same dress with someone else. How teenager-goes-to-prom of me. Anyways, I chose this stripes and zippers turtleneck dress so that I could play with the nail art polishes I recently received. It turned out to be a direct copy instead of an inspiration. I have Color Club French Tip as the base color. I used Flormar NA12 for black stripes and SH Caribbean Coral to stamp the skull.
Labels:
Beyaz,
Color Club,
Flormar,
Konad,
Nail Art,
NOTD,
Pembe/Fuşya,
Sally Hansen,
Siyah
18 Temmuz 2010 Pazar
17 Temmuz 2010 Cumartesi
Neye Niyet, Neye Kısmet
Please scroll down for English.
Bu hafta bütün ojelerimi ortaya dökünce sayıyı biraz abarttığımı gördüm ve en azından China Glaze'in sonbahar koleksiyonuna kadar biraz durulayım dedim. Ama artık alt ve üst katlarımı koyacak kutum kalmadığı için, yenilerini almaya Michaels adlı mağazaya gitmem gerekti. Aklımda sadece kutu almak vardı, bakın neler oldu:
Önce yolumun üstünde olan ve bir süredir genişletilmeye çalışılan Bed, Bath and Beyond'daki çalışmaların bittiğini gördüm ve içeri girdim. Yeni yapılan tarafın hepsi koskocaman bir kozmetik bölümüymüş. Hemen koşarak soluğu ojelerin yanında aldım. O da ne? Sally Hansen, Nicole, Color Club, Orly ve Essie. Evet, Essie! Hem de bir raf falan değil, ordu halinde neredeyse bir reyonu kaplar şekildeler. O kadar heyecan yaptım ki anlatamam. İki tane 8 dolarlık Essie kaptım, $5lik indirim kuponum da vardı, hesaplı oldu. Soldan sağa Splash of Grenadine ve Pretty Edgy:
Sonra elişi ve hobiler için ıvır zıvır satan Michaels'a uğradım. Kutuların üçü sadece 5 dolarmış, ben de üç tane mor kucakladım. Gezinirken ressamların kullandığı ucunda sünger olan tahtalar buldum, 16 tanesini 1 dolara satıyorlardı, onları da aldım. Kızlara dağıtırım artık, bu hafta topluca sünger baskısı yaparız. Son olarak kasaya doğru yol alırken Martha Stewart'ın rengarenk yassı simlerinden gördüm. Set biraz pahalıydı ama bende %40lık indirim kuponu olduğundan onları da alıverdim. Bunlardan şahane ev yapımı pullu oje olur diye tahmin ediyorum, umarım ojeyle temas edince renklerini atmazlar. Eğer benden yakın zamanda "yeni frankenlarım" diye bir yazı görmezseniz bilin ki işe yaramamışlar.
Peki, bu simleri aldık da bunları karıştıracak şeffaf oje lazım. Hemen CVS'e girdim, 1 dolarlık dandik Wet n Wild markadan alacaktım ama şansıma o da 50 cente düşmüş. İki şeffaf ve iki renkli oje aldım; renkler Caribbean Frost ve Mauve Frost:
Uzun lafın kısası, klasik bir "kız alışverişi" yaptım, kutu diye çıkıp nelerle döndüm. Kutuları unutmamış olmam bile büyük başarı bence. Beni bir bu güzel havalar, bir de indirimler mahvetti.
When I left the house, my only intention was to buy a storage box from Michaels for my base and top coats and other nail related items. On the way, I realized that the construction on the BBB site was over and I got in. The newly added segment is devoted to cosmetics. Finally! Of course I ran to the nail polish section and found SH, Nicole, CC, Orly and Essie. We don’t have an Ulta in the area so you can guess how happy I was to find Essie. I grabbed two, Splash of Grenadine and Pretty Edgy. Luckily I had my $5 off coupon with me. Afterwards I went to Michaels and grabbed three boxes for $5. I also found painter’s sponges for a really ridiculous price and used my %40 coupon on Martha Stewart leaf glitter set. I hope they won’t bleed in the polish so I can make some cool frankens. But to do so, I needed clear polish. I dropped by CVS to get some cheapo Wet n Wild and they were also on sale for 50 cents. I bought two clears polishes as well as Caribbean Frost and Mauve Frost. In short, it was a typical shopping day; I planned to buy a single item and got back home with more. At least I didn’t forget to buy the box, right?
Bu hafta bütün ojelerimi ortaya dökünce sayıyı biraz abarttığımı gördüm ve en azından China Glaze'in sonbahar koleksiyonuna kadar biraz durulayım dedim. Ama artık alt ve üst katlarımı koyacak kutum kalmadığı için, yenilerini almaya Michaels adlı mağazaya gitmem gerekti. Aklımda sadece kutu almak vardı, bakın neler oldu:
Önce yolumun üstünde olan ve bir süredir genişletilmeye çalışılan Bed, Bath and Beyond'daki çalışmaların bittiğini gördüm ve içeri girdim. Yeni yapılan tarafın hepsi koskocaman bir kozmetik bölümüymüş. Hemen koşarak soluğu ojelerin yanında aldım. O da ne? Sally Hansen, Nicole, Color Club, Orly ve Essie. Evet, Essie! Hem de bir raf falan değil, ordu halinde neredeyse bir reyonu kaplar şekildeler. O kadar heyecan yaptım ki anlatamam. İki tane 8 dolarlık Essie kaptım, $5lik indirim kuponum da vardı, hesaplı oldu. Soldan sağa Splash of Grenadine ve Pretty Edgy:
Sonra elişi ve hobiler için ıvır zıvır satan Michaels'a uğradım. Kutuların üçü sadece 5 dolarmış, ben de üç tane mor kucakladım. Gezinirken ressamların kullandığı ucunda sünger olan tahtalar buldum, 16 tanesini 1 dolara satıyorlardı, onları da aldım. Kızlara dağıtırım artık, bu hafta topluca sünger baskısı yaparız. Son olarak kasaya doğru yol alırken Martha Stewart'ın rengarenk yassı simlerinden gördüm. Set biraz pahalıydı ama bende %40lık indirim kuponu olduğundan onları da alıverdim. Bunlardan şahane ev yapımı pullu oje olur diye tahmin ediyorum, umarım ojeyle temas edince renklerini atmazlar. Eğer benden yakın zamanda "yeni frankenlarım" diye bir yazı görmezseniz bilin ki işe yaramamışlar.
Peki, bu simleri aldık da bunları karıştıracak şeffaf oje lazım. Hemen CVS'e girdim, 1 dolarlık dandik Wet n Wild markadan alacaktım ama şansıma o da 50 cente düşmüş. İki şeffaf ve iki renkli oje aldım; renkler Caribbean Frost ve Mauve Frost:
Uzun lafın kısası, klasik bir "kız alışverişi" yaptım, kutu diye çıkıp nelerle döndüm. Kutuları unutmamış olmam bile büyük başarı bence. Beni bir bu güzel havalar, bir de indirimler mahvetti.
When I left the house, my only intention was to buy a storage box from Michaels for my base and top coats and other nail related items. On the way, I realized that the construction on the BBB site was over and I got in. The newly added segment is devoted to cosmetics. Finally! Of course I ran to the nail polish section and found SH, Nicole, CC, Orly and Essie. We don’t have an Ulta in the area so you can guess how happy I was to find Essie. I grabbed two, Splash of Grenadine and Pretty Edgy. Luckily I had my $5 off coupon with me. Afterwards I went to Michaels and grabbed three boxes for $5. I also found painter’s sponges for a really ridiculous price and used my %40 coupon on Martha Stewart leaf glitter set. I hope they won’t bleed in the polish so I can make some cool frankens. But to do so, I needed clear polish. I dropped by CVS to get some cheapo Wet n Wild and they were also on sale for 50 cents. I bought two clears polishes as well as Caribbean Frost and Mauve Frost. In short, it was a typical shopping day; I planned to buy a single item and got back home with more. At least I didn’t forget to buy the box, right?
Labels:
Alışverişler,
Essie,
Wet n Wild
16 Temmuz 2010 Cuma
NOTD: Color Club Volt of Light
Please scroll down for English.
Bugünkü ojeme çıplak gözle bakmak geçici görme kaybına yol açabilir, aman dikkat. Hazırsanız karşınızda Color Club'ın 2009 yazında çıkarttığı Electro Candy koleksiyonundan Volt of Light:
Neon ojelerin en çılgınlarından biri bu; tam anlamıyla kitap çizmeye kullandığımız fosforlu sarı kalemlerin renginde. Ama o kadarla da kalmıyor ki, bu koleksiyonun en önemli özelliği neon ojelerin aynı zamanda ışıltılı da olması. Mesela şu resimde görebileceğiniz üzere bu ojenin içinde yeşil pırıltılar var:
Eğer bu ojeyi temel katın üstüne direk sürseydim opaklık için 7 kat falan gerekecekti; çünkü özellikle sarı, yeşil ve maviler başta olmak üzere neon ojeler yapı gereği çok cıvık oluyorlar. Ben hem bu kat sayısını azaltmak hem de rengin iyice parlamasını sağlamak için önce alta beyaz bir oje sürdüm, böylece sadece iki kat ile sarılara bezenebildim. Türk markalarının da neon ojeler üretmeye başlaması ile siz de beyaz oje stoğunuzu yapın, pişman olmayacaksınız.
Bugünkü ojeme çıplak gözle bakmak geçici görme kaybına yol açabilir, aman dikkat. Hazırsanız karşınızda Color Club'ın 2009 yazında çıkarttığı Electro Candy koleksiyonundan Volt of Light:
Neon ojelerin en çılgınlarından biri bu; tam anlamıyla kitap çizmeye kullandığımız fosforlu sarı kalemlerin renginde. Ama o kadarla da kalmıyor ki, bu koleksiyonun en önemli özelliği neon ojelerin aynı zamanda ışıltılı da olması. Mesela şu resimde görebileceğiniz üzere bu ojenin içinde yeşil pırıltılar var:
Eğer bu ojeyi temel katın üstüne direk sürseydim opaklık için 7 kat falan gerekecekti; çünkü özellikle sarı, yeşil ve maviler başta olmak üzere neon ojeler yapı gereği çok cıvık oluyorlar. Ben hem bu kat sayısını azaltmak hem de rengin iyice parlamasını sağlamak için önce alta beyaz bir oje sürdüm, böylece sadece iki kat ile sarılara bezenebildim. Türk markalarının da neon ojeler üretmeye başlaması ile siz de beyaz oje stoğunuzu yapın, pişman olmayacaksınız.
Ben bu ojeyi bayılarak kullanıyorum ama alıcı kitlesi baya kısıtlı olmalı. Belki de olay sadece cesaret meselesidir. Böyle diyeyim ki belki arada gaza gelen olur.
This post needs an “Attention! Neon polish ahead, stare at your own cost” warning. This is two coats of CC Volt of Light over white from the 2009 summer collection called Electro Candy. Imho, it is among the best neon collections ever, in which the polishes are also shimmery. Volt of Light is my favorite from the set and I love this retina-searing, green-flashing highlighter color. I don’t expect that many women would be comfortable wearing this though, it is extremely loud.
Labels:
Color Club,
Işıltılı Oje,
Neon,
NOTD,
Sarı
15 Temmuz 2010 Perşembe
Flormar Nail Art Koleksiyonu
Sorry girls, today there is no English text because this new nail art collection is available for Turkish gals only.
Flormar bu yaz Supershine, Supermatte gibi serilerine bir yenisini daha ekliyor. Nail Art koleksiyonu 12 ojeden oluşuyor ve ince fırçaları sayesinde tırnak üzerinde çeşitli desenler yapmaya fırsat veriyor. Önce resimlere bakalım; soldan sağa NA02, NA03, NA04, NA05, NA06:
Bunlar da NA07, NA08, NA09, NA10, NA11, NA12:
Renklerden sonra formüllere baktığımızda özellikle kırmızı ve siyahın formülleri çok güzel, ojeleri istediğiniz gibi kontrol edebiliyorsunuz. Sarı, nar çiçeği ve yeşil olanlar ise cıvık, onlarla opaklığı sağlamak için iki kat yapmak gerekebilir. Koleksiyondaki tüm ojeler fazlasıyla hızlı kuruyorlar. Bu duruma göre iyi bir şey de olabilir, kötü bir şey de. Benim tavsiyem, desene başlamadan önce alttaki ojenin üstüne şeffaf bir cila çekmeniz. Böylece yaptığınız deseni beğenmezseniz hızla kuruyan ojeyi asetonla silerken alttakini bozmazsınız.
Bu koleksiyonun en büyük özelliği fırçası olduğu için bendeki diğer art ojeler ile karşılaştırma yapmak istedim. Soldan sağa Color Club Art Club, Flormar Nail Art ve LA Colors Art Deco:
Fırçaları da aynı sırayla dizdim. Gördüğünüz gibi diğerlerine göre Flormar'ınki biraz daha kısa ve tombul:
Bence koleksiyondaki en büyük eksiklik mor rengin olmaması. Gökkuşağı yapamıyoruz yani. Ama onun dışında şunlar yapılabilir:
Bunlar bana firma tarafından gönderildi, onları taşıyan Aslı arkadaşıma bir kez daha teşekkür ediyorum. Kendisi ne zaman isterse bunlarla oynayabilir.
Flormar bu yaz Supershine, Supermatte gibi serilerine bir yenisini daha ekliyor. Nail Art koleksiyonu 12 ojeden oluşuyor ve ince fırçaları sayesinde tırnak üzerinde çeşitli desenler yapmaya fırsat veriyor. Önce resimlere bakalım; soldan sağa NA02, NA03, NA04, NA05, NA06:
Bunlar da NA07, NA08, NA09, NA10, NA11, NA12:
Bir de beyaz olan NA01 numaralı oje var, o benim elime ulaşamadı. 2 numaradan 8'e kadar olanlar neon. Oldukça canlı renkler ve bence en güzel beyaz ojenin üstüne dururlar. 9 numaralı oje, metalik altın rengi. Tonu inanılmaz, ben o kadar beğendim ki amacı dışına çıkıp tüm tırnağımı bu renkle boyadım, iki katla harika durdu. Flormar böyle normal bir oje çıkartsa alınası yani. 10 ve 11 numaralar altın ve gümüş renkli simli ojeler, 12 ise gördüğünüz gibi siyah.
Renklerden sonra formüllere baktığımızda özellikle kırmızı ve siyahın formülleri çok güzel, ojeleri istediğiniz gibi kontrol edebiliyorsunuz. Sarı, nar çiçeği ve yeşil olanlar ise cıvık, onlarla opaklığı sağlamak için iki kat yapmak gerekebilir. Koleksiyondaki tüm ojeler fazlasıyla hızlı kuruyorlar. Bu duruma göre iyi bir şey de olabilir, kötü bir şey de. Benim tavsiyem, desene başlamadan önce alttaki ojenin üstüne şeffaf bir cila çekmeniz. Böylece yaptığınız deseni beğenmezseniz hızla kuruyan ojeyi asetonla silerken alttakini bozmazsınız.
Bu koleksiyonun en büyük özelliği fırçası olduğu için bendeki diğer art ojeler ile karşılaştırma yapmak istedim. Soldan sağa Color Club Art Club, Flormar Nail Art ve LA Colors Art Deco:
Fırçaları da aynı sırayla dizdim. Gördüğünüz gibi diğerlerine göre Flormar'ınki biraz daha kısa ve tombul:
Bence koleksiyondaki en büyük eksiklik mor rengin olmaması. Gökkuşağı yapamıyoruz yani. Ama onun dışında şunlar yapılabilir:
- Boyuna, enine, çaprazlamasına çizgiler
- Puantiye
- Kaplan ve leopar desenleri
- Fransız ve renkli Fransız manikürleri
- Ya da becerinize bağlı olarak aklınıza gelen her şey
Bunlar bana firma tarafından gönderildi, onları taşıyan Aslı arkadaşıma bir kez daha teşekkür ediyorum. Kendisi ne zaman isterse bunlarla oynayabilir.
14 Temmuz 2010 Çarşamba
Sen Mutluluğun Resmini Yapabilir Misin Abidin?
A new reader wanted to see my whole polish collection. The pictures are huge, click on them. As of today I have 305 324 lacquers; excluding base coats, top coats etc. It was nice to see which color group dominates, but it took hours to reorganize.
Yeni okuyucularımdan Melike, tüm ojelerimi topluca görmek istediğini söyledi. Zaten son aldığım ojeleri daha kutularına koymamıştım; önce hepsini ortaya dökeyim, sonra toplarım dedim. İyi halt etmişim, kaç saat sürdü inanamazsınız.
Resimler kocaman, yakından görmek için üstlerine tıklayın. Önce ortaya karışık:
Sonra renklere göre ayrılmış halleri:
Çok ayıp, sadece 6 sarı ojem varmış. Sonunda tüm ojeler kutularına girmiş şekilde:
Merak edenler için toplam sayı305 324. Bunun içinde temel katlar, kurutucu üst katlar, matlaştırıcı vs. yok; sadece oje. Abidin uğraşma canım, ben yaptım bile resmi.
Yeni okuyucularımdan Melike, tüm ojelerimi topluca görmek istediğini söyledi. Zaten son aldığım ojeleri daha kutularına koymamıştım; önce hepsini ortaya dökeyim, sonra toplarım dedim. İyi halt etmişim, kaç saat sürdü inanamazsınız.
Resimler kocaman, yakından görmek için üstlerine tıklayın. Önce ortaya karışık:
Sonra renklere göre ayrılmış halleri:
Çok ayıp, sadece 6 sarı ojem varmış. Sonunda tüm ojeler kutularına girmiş şekilde:
Merak edenler için toplam sayı
Labels:
Ivır zıvır,
Koleksiyonum
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)